Evrim KEPENEK / Diha
Artvin ölüm gerdanlığını istemiyor

Binlerce çeşit endemik bitkisi, rafting yapılan dereleri, uçsuz bucaksız ormanları ile Karadeniz, tüm dünya gezginlerinin gözbebeği. Bu coğrafi özellikleri bölgeyi aynı zamanda enerji yatırımcılarının da hedefi haline getiriyor. Devlet Su İşleri (DSİ) Hidroelektrik Enerji Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre; Türkiye’de 69 ilde şuan 478 HES var, 61 ile ise 534 HES daha yapılması planlanıyor. Planlananların gerçekleşmesi durumunda 71 ilde bin 12 HES yapılmış olacak. Yine DSİ verilerine göre, Karadeniz Bölgesi’nde işletmede 95, inşa aşamasında ise 58 HES var. Proje, fizibilite, ön inceleme ve Su Kullanım Hakkı Anlaşması kapsamında da 253 proje bulunuyor. Toplam bu 406 projenin maliyeti ise yaklaşık 16 milyar dolar.

Karadeniz halkları, sahil yolu projesine karşı başlattıkları yaşam mücadelesini HES’lere karşı da kararlı bir şekilde sürdürürken, sermaye ve hükümet de el ele verip, Karadeniz’in birçok kentini şantiye alanına çevirdi. Birçok kentte termik santraller halkların yaşam alanlarını gasp ederken, Artvin’de maden arama çalışmaları yaşamı zehirledi. Sinop’ta yapımı planlanan nükleer santral de yine yaşamı yok eden enerjilerin başında. Sermaye ve iktidar cephesi, enerjinin bir ihtiyaç olduğunu belirterek, Karadenizlilerin yaşam alanlarını talan etmeye devam ededursun, Artvin’den Amasya’ya kadar Karadeniz’in şantiyeye döndürülmesine dönük tepkiler de her geçen gün artıyor.

Artvin’de Çoruh Vadisi’ni yok eden barajlara karşı çıkan yaşam savunucuları, Rize’nin Fındıklı ilçesinde derelerin yanında nöbet tutan köylüler, Rize İkizdere’de derelerini savundukları için jandarmanın şiddetine maruz kalan kadınlar. Karadeniz’de yaşamı savunanlar, mücadeleye nasıl başladı? Karadeniz şantiye alanına nasıl dönüştü? Hukuki mücadeleler hangi aşamada? Karadenizliler, enerji politikalarına karşı yaşam mücadelelerini anlatıyor...

Çoruh nehrinin ikiye böldüğü Artvin, dik yamaçlı uzun vadileri, 3 bin 900 metreye kadar yükselen birbiri ardına sıralanmış yüksek dağları, doğal ormanları, yüksek dağların doruklarındaki krater gölleri, karagülleri, yeşil yaylaları, fauna ve flora zenginliği, tarihi kilise, kale ve kemer köprüleri ile Doğu Karadeniz’in en önemli illerinden. Artvin’in Şavşat ilçesinde bulunan Karagöl-Sahara Milli Parkı içerisindeki Şavşat Karagöl ve Borçka Karagöl bir yana, Efeler-Gorgit Tabiatı Koruma Alanı esas olmak üzere Camili yöresi UNESCO tarafından biyosfer rezerv alanı olarak belirlenen Türkiye’deki tek bölge.

Artvin’in ormanları ise sadece Türkiye’nin değil, neredeyse Avrupa’nın tek insan eli değmemiş ve her biri anıt özelliğine sahip ağaçlardan oluşmuş orman ekosistemini barındırıyor. Camili Havzası, yırtıcı kuşların göç yolları üzerinde bulunması sebebiyle uygun kuş gözetleme alanlarına da sahip. Ayrıca Artvin ve çevresi, derelerindeki kırmızı pullu alabalığı ve saf Kafkas arılarıyla üretilen Maçahel Balı ile ilgi çekiyor.

Ancak tüm bu güzellikler, Artvin’in en yüksek yerlerinden biri olan Cerattepe ve Genya bölgelerinde yapılmak istenen siyanürle maden arama çalışmaları, Çoruh nehri, üzerine yapılan barajlar ve Çoruh nehrinin yan kolları üzerindeki hidroelektrik santrallerle yok edilmek isteniyor. Sermaye ve iktidar, yapılanları “Artvin’e gerdanlık” olarak tanımlarken, yaşam alanları talan edilmiş Artvinliler, bütün bunları Artvin’e vurulmuş kelepçeler olarak tanımlıyor.

Kafkasör yok olacak!

Artvin merkezden yaklaşık 7 km yukarıda olan Cerattepe ve Genya Dağı’nın altında 1995 yılından beri maden arama faaliyeti yapılmak isteniyor. Yeşil Artvin Derneği de bu talana karşı 20 yıldır mücadele ediyor. Daha önce iki kez durdukları maden arama faaliyetleri, 2013 yılında Cengiz İnşaat’a verilen maden arama ruhsatı ile yeniden gündeme geldi. Dernek yine Rize İdari Mahkemesi’ne başvuru yaptı. Hukuki süreçle birlikte Artvin halkın da madenlere karşı yaşam mücadelesine devam ediyor. Şirket maden arama faaliyetlerine başlarsa, Artvin geri dönülmez zararlarla karşı karşıya kalacak.

Ayrıca, dünyaca ünlü Kafkasör Yaylası’nın yüzde 90’ı da yok olacak. Kafkasör’de 34 yıldır yapılan festival yapılamayacak, bölgedeki heyalan riski de artacak.

5 köy sular altında

İktidarın önemli enerji yatırımları olarak anlattığı barajlardan biri de Artvin’in yaşam kaynağı olarak bilinen Çoruh Nehri üzerindeki barajlar. Şu anda, Muratlı, Borçka ve Deriner olmak üzere yapımı bitmiş ve faaliyete geçmiş 3 baraj bulunuyor. Toplamda 15 baraj olacak ve özellikle Yusufeli barajı bittiğinde bölgenin en önemli sebze-meyve merkezlerinden biri olan Yusufeli ilçesi sular altında kalacak.

DSİ’nin çok öğündüğü, 249 metre yüksekliğindeki Deriner Barajı ise 5 köyü sular altında bırakmış durumda.

Oruçlu Köyü Derneği üyesi Hakan Akın, o günleri anlatırken gözyaşlarını tutamıyor. Yaşadıkları köyleri sular altında kalmadan önce bölgenin sebze deposu olduğunu belirten Akın, çok önemli tarihi eserlerin de sular altında kaldığını söylüyor.

Nöbet de tutarız

Daha önce şirket tarafından kandırıldıklarını dile getiren Akın, “Artvin’i bütünüyle kaybetme aşamasındayız. Bu nedenle de neredeyse her ağacın başına bir insan dikip, nöbet tutmasını sağlayacağız. DSİ vadimizi, yaşamlarımızı katletti, kim olursa olsun, tekrar aynı şeyi yapmalarına izin vermeyeceğiz” diyor.


Çok aceleleri var, çok!

Artvin’de yapımı planan HES sayısı 160’ın üzerinde. Bir nehir üzerinde birden fazla HES planlanıyor. Barajlarla yaşamı talan edilen bölge halkı HES’lere karşı da tepkili. HES’ler nedeni ile bölge halkının toprakları “Acele Kamulaştırma” adı altında sermaye tarafından işgal edilme tehlikesi ile karşı karşıya. Köylüler kentlere göç etmek zorunda kalacak ve Artvin’de yaşam neredeyse durma noktasına gelecek.
ÖZGÜR GÜNDEM

0 comments:

Yorum Gönder

 
HOPA DEV-LIS/K © 2014. Yaşasın SOSYALİZM Yaşasın DEV LİS/K