İstanbul’da geçen yıl Gezi Parkı olaylarında gözaltına alınan, Taksim Dayanışması üyelerinin yargılandığı davanın ilk duruşması bugün görülüyor.Taksim Dayanışması’nın 26 üyesinin yargılanacağı duruşma öncesi Taksim Dayanışması’ndan yapılan açıklamada Dayanışma’nın bir ‘suç örgütü olmadığı, davanın vahim bir karar olduğu’ ifade edildi. 

Duruşma öncesi Taksim Dayanışması adliye binası önünde düzenlenen basın açıklamasında TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, Türk Tabipler Birliği Genel Başkanı Prof.Dr Özdemir Aktan, HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun yanı sıra Taksim Dayanışması üyeleri ile çok sayıda yurttaş katıldı. Taksim Dayanışması’nın flamalarının açıldığı basın açıklamasında sık sık, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganı atan kitle hukuksuz davaya karşı mücadele çağrısında bulundu.
‘Bu nasıl bir suç örgütüdür?’
Taksim Dayanışması adına basın açıklaması yapan TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, Gezi direnişi sürecinde ve sonrasında hükümetin yasal hakkını kullanan yurttaşlara karşı şiddet kullandığını ve bu şiddet sonucunda 12 insanın yaşamını yitirdiğine dikkat çekti.
Mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede Taksim Dayanışması’nın “terör örgütü” olarak kabul edilmesine tepki gösteren Soğancı, “Taksim Dayanışması’nı suç örgütü ilan etmekle, hangi hukuk böylesi bir garabete imza atabilmektedir. Bu nasıl bir suç örgütüdür ki Taksim Dayanışması kentlerimizin tarihini, kültürel kimliğini ve toplumsal belleğimizi oluşturan, koruma altına alınmış kentsel ve kamusal alanlarının ortadan kaldırmasını öngören projelere karşı kurulmuştur” dedi.
680x365cc-ist-120614-Taksim-dayanisma-DAVA-tekerlekli-aciklama2

‘Yargılanması gereken Başbakan’dır’
Gezi Parkı eylemlerinde polise şiddet emrini verenin Başbakan Erdoğan olduğunu belirten Soğancı,“Demokratik yasal hakkını kullananlara yapılan saldırıdan dolayı yargılanması gereken kişi meydanlarda bıkmadan usanmadan ‘Geziciler’ diye bağıran Erdoğan’dır ve hükümet üyeleridir, validir, emniyet müdürüdür. Çünkü halka acımasızca saldıranlar onlardır” dedi. Soğancı’nın ardından söz alan Türk Tabipler Birliği Genel Başkanı Prof. Dr Özdemir Aktan ise, Gezi direnişinin ülkenin belleğinde silinemeyeceğini ifade ederek, asıl yargılanması gerekenlerin halka saldıranların olduğunu söyledi. Polis şiddeti sonucunda binlerce kişinin yaralandığını belirten Özdemir, yaralılara müdahale eden meslektaşlarının bugün suçlu olarak yargılanıyor olmasını kabul edilemez olarak değerlendirdi.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko da Gezi direnişine katılanlara teşekkür ederek “31 Mayıs’ta genç kardeşlerimiz Gezi’deki ağaçların kesilmesiyle başlayan Gezi direnişine yüreğini koydular. AKM’nin yıkılmaması için ayağa kalktılar. Taksim alanında yapılmak istenen Topçu Kışlası’na karşı çıkan arkadaşlar adalet ve özgürlük talebiyle Türkiye’yi ayağa kaldırdılar. Taksim kapılarını zorladık ve Taksim alanına çıktık. 10′nun üzerinde arkadaşımızı kaybettik. Burada yanlış açılmış bir dava var. Soma’daki katiller burada yargılanmalıdır. Son beş ay içerisinde 810 işçi arkadaşımı öldüren insanlar burada yargılanmalıdır. Bugün burada yargının önüne çıkan demokrasi ve insan haklarıdır” dedi.
TTB ve İstanbul Tabip Odası tarafından hazırlanan ve Tabip Odası Genel Sekreteri Samet Mengüç tarafından okunan basın açıklamasında da şu ifadeler yer aldı:
“Her türlü baskıya, karalamaya, yalan ve dolana karşı sürdürülen haklı, meşru ve kararlı mücadeleye Gezi Parkı’nın park olarak kalmasını sağlayan Taksim Dayanışması üyeleri 8 Temmuz Pazartesi akşamı parka girmek isterlerken tamamen hukuksuz bir şekilde engellendiler.”
“Hükümet güçleri İstiklal Caddesi girişinde hiçbir uyarı yapmadan halkımıza yine biber gazı, tazyikli su, plastik mermi ile saldırdı ve aralarında Taksim Dayanışması üyelerinin de bulunduğu birçok arkadaşımız Vali’nin talimatıyla hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı.”
Taksim Dayanışması, TMMOB, Türk Tabipler Birliği ve DİSK’in de aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşu, sendika ve siyasi partiden oluşuyor.
Dayanışma üyelerine yönelik hazırlanan iddianamede, Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Kurulu 2. Başkanı Ayşe Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, HDP Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek ile Halkların Demokratik Kongresi üyesi Haluk Ağabeyoğlu ‘örgüt liderliği’ ve ’2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten yargılanıyor ve haklarında 17 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Aralarında Aral Demirci, Öner Yakasız, Kamil Tekerek ve Erkan Baş’ın da bulunduğu diğer 21 şüphelinin de ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefetten’ 10′ar yıl hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Aralarında Mimar Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası eski Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, HDP Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin ve HDK üyesi Haluk Ağabeyoğlu’nun da bulunduğu Taksim Dayanışması’nın 26 üyesi hakkında “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddialarıyla açılan davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sabah saatlerinde görülmeye başlandı. Sosyal medyaya yansıyan bilgilerle mahkeme dakika dakika izleniyor.
Duruşma ise kimlik tespitlerinin ardından yapılan savunmalar: 
12.17 İddianamede yazıldığı gibi bizler 8 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun il Emniyet Müdürü ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek Gezi Parkı’nın “yeniden halkın hizmetine” açıldığını ilan ettikleri gün İstiklal Caddesinden parka giderken gözaltına alındık. Bir an için Vali ve Emniyet Müdürü tarafından bir parkın açılıyor olmasındaki garipliği görmezlikten gelelim, bizlerin “açılışı yapılan parka gitmek suçundan” gözaltına alınmış olmamızın akılla bir izahı olabilir mi? Burada yalan söyleyerek bizleri kandırmaya çalışmış olmuyorlar mı? Sonrasında daha büyükleri çok daha büyük yetkilere sahip kişiler tarafından söylenip doğallaştırılan ve toplumda ciddi ahlaki deformasyona yol açan “yalanları” nereye koyacağız!
Çocukluğumuzdan bugüne anne ve babamızın bizlere söylediği gibi, bizlerin çocuğumuza, örneğin benim kızıma sıklıkla söylediğim gibi yalan söylemek ayıptır! Ülkeyi yönetenlerin yalanları ise sadece ayıp değil aynı zamanda suç oluşturur.
Bu nedenle ben ve bu davada yargılanacak olan arkadaşlarım, sadece hukuki kural gereği “namusumuz ve şerefimiz üzerine” değil, bu ülkeye, kaybettiğimiz canlara ve uğruna mücadele ettiğimiz değerlere saygımız gereği yalansız ve hesapsız olarak gerçekleri konuşacağımızı ilan ediyoruz.
12.14 Ali Çerkezoğlu; Bu yargılanmanın yapıldığı tarihsel kesitte herkesin farkında olduğu gibi, kültürel ve doğal zenginliklerin ranta kurban edildiği, her yeşil alanın beton yığınına çevrildiği, insanların tümüyle doğadan soyutlandığı bir dönemden geçiyoruz. Son birkaç yılımız bu konuda pervasızlık boyutuna varan, Başbakan ve Bakanların helikopterle dolaşarak milyonlarca ağaçlık yeşil alanları gözüne kestirdiği, kasaba politikacısı belediye başkanları ve partili ilçe başkanlarının sokak aralarındaki koruluklara göz diktiği günler olarak yaşandı. Oysa Taksim Meydanı ve Gezi Parkı, tıpkı devamında Diyarbakır’da yurttaşları ayaklandıran Hevsel Bahçeleri, Edirne’de Kıymet Teyze’nin torunları oynasın diye sandalyesini alıp oturarak yıkımını engellediği Belediye parkı ve şimdi hala gece gündüz yüzlerce insanın nöbet tuttuğu Amasya’daki yeşil alan gibi kamusal alanlardır.
12.01 İstanbul Tabip Odası Eski Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu savunmasına başladı. Çerkezoğlu ”Bilinsin ki Gez’nin bu sistemle mahkemelerde değil, meydanlarda görülecek bir “Davası” var.” diyerek savunmasına başladı.
11.53 Yapıcı’nın savunmasından; İndiği yerde yangın çıkaran gaz fişekleri sadece insan öldürmüyor doğayı da katlediyor. Bütün açıklamalarımız 6 Haziran’daki nazik davette ombudsmana verilmiştir. Bir kentin meydanı biz kullanalım diye var. Canımız nasıl isterse ne zaman istersek toplanalım diye var. Gezi parkı deprem bölgesi olan İstanbul’un çadır kurma alanıdır. Hiçbir park valinin keyfine göre açılıp kapanamaz. Gezi parkı bir açılıyor bir kapanıyor, hava durumu gibi. Gözaltına alındığımızda çıplak arandık. İki saate bir içmem gereken ilaçları “biz senin hizmetçin miyiz” diyerek polis vermedi. Kadınları erkek tuvaletine götürdüler. Orada da kamera tespit ettik. Polise mukavemet ettiğimi polis kabul ediyorsa ben de ediyorum. Suç dediğiniz anayasal görevimi yerine getirme suçu mu mesleğe etiğe uygun davranma suçu mu?
11 çocuğu öldüren peki hangi suç örgütüdür? Biz hiçbir suç işlemedik. Bizim yerimize o çocukları öldürenlerin burada yargılanmasını istiyorum. Yapıcı’nın alkışlanması üzerine hâkim salonu boşaltmakla tehdit etti.
11.34 Mücalla Yapıcı Taksim Dayanışması’ndan ‘suç örgütü’ yaratılmasın karşı savunma veriyor. Yapıcı’nın savunmasından; ”Taksim Dayanışması gönüllü örgütlerin bir araya gelmesi ile oluşmuş bir platformudur. Ortada ne suç işlemek için kurulmuş örgüt var ne de kanuna aykırı toplantı. Bütün bilimsel ve mesleki kural ve esaslara aykırı olarak Gezi Parkında plan değişikliği yapılarak talan edilmeye çalışıldı, tüm insanları bir araya getirecek bir bileşen oluşturmak istedik. Ve 128 bileşenli Taksim Dayanışmasını kurduk. Kuruluş aşamasında Kadir Topbaş’ı dahi çağırdık.
Bilimsel ve etik kurallara aykırı plana karşı elimizden geleni yaptık. Başbakan kendisini yasaların ve bilimsel doğruların üstüne koydu. 15 Şubat 2012′den beri Taksim Dayanışması yüz bini askın imza toplamış, gerekli yerlere iletmiştir. Suç işlemek bir yana yüksek yargı tarafından haklılığımız onaylanmıştır. Sadece üstten ve meslekten olmayan bir siyasetçinin emriyle yapılmak istenen Topçu Kışlası hukuka aykırıdır. 27 Mayıs 2013 gece yarısına doğru yasal olmayan inşaat başlatılmıştır. Bunun üzerine halk orada bu işlemi yapan inşaat yetkililerine herhangi bir ruhsat olup olmadığını sormuştur. Ama yoktur. Bir gecede kanunlar ve kurallar oluşturulmuştur.”
11.20 Mücella Yapıcı savunmasına devam ediyor.
11.13 Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nden Yüksek Mimar Mücella Yapıcı savunmasına başladı. Yapıcı: İddianameyi okurken fark etmişsinizdir Türkiye’deki Gezi Parkı direnişini anlatmıyor.
11.04 Hakim polis fezlekesini okuyor. “Uzerinde limon suyu bulunduğu” ve marjinal, terör örgütü mensubu dedikçe salonda gülüşmeler oluyor.
10.55 İddianamenin okunmasına geçildi.
10.35 Kimlik tespiti ardından ifadeler alınmaya başlandı.
10.28 Çağlayan adliyesinde yargılananların kimlik tespiti devam ediyor, kimlik tespitinin ardından ifadeler başlayacak.
10.21 Davanın hakimi isimleri okumaya başladı. Hakim yasada karşılığı olmamasına rağmen vekaletnamesi olmayan avukatlara “vekaleti olmayanı gelecek celse almam” dedi.
DİSK, TMMOB, KESK ve TTB yöneticileri ile CHP ve HDP milletvekilleri de duruşma salonunda.
10.03 Duruşma salonu tamamen doldu. Davayı takip etmek isteyenler ayakta kaldı.
9.54 Taksim Dayanışması’nın yargılandığı davanın duruşması başlamak üzere.
9.30 Taksim Dayanışması üyeleri duruşmanın görüleceği salona geçerken, adliye önünde emek ve demokrasi güçleri tarafından açıklamalar yapılıyor.
(Kaynak: DİHA, BBC/Türkçe, Sendika.org/Jiyan.org)